preeklampsi geçirip tekrar bebek düşünenler
Model çiftli sayılarla yapılmaktadır. Ön yüzde bütün ilmekleri düz örüyoruz. Arka tarafta ise kenar ilmeğini alıp ipi ön tarafa geçiriyoruz. Sonraki iki ilmeği örmeden diğer şişe geçirip ipi tekrar arkaya alıyoruz. Örmeden geçirdiğimiz ilmekleri tekrar diğer şişe atlatıp ikisini de düz olarak örüyoruz. İpi
Otomobil almayı düşünenler için yeni liste belli oldu. Uzun bir süredir çip krizi ile uğraşan otomotiv sektörü artan döviz kuruyla birlikte fiyatlar yükselişe geçmişti. Otomobil fiyatlarındaki yükseliş vatandaşı ikinci el otomobillere yönlendirmişti. Bununla beraber ikinci el otomobilde satışlar nisanda bir önceki aya göre yüzde 29, fiyatlar da ortalamada yüzde 4
Bence sizdebi göz atıp cocukla harika bir gün gecirebilirsiniz. Ya da babayla cocugu bu alana atıp sız bi kahve keyfi yapabilirsiniz. Ücretinin biraz fazla geldiğini düşünenler için de bazı kampanyaları var. Çarsamba günleri saat3'den sonra %50 indirimli mesela. Haftasonları ise saat saatlerı arasında giriş
Bugün bir arkadaş bu kadar çileye değip değmeyeceğini sordu, ama kendisinin cildi bebek gibiydi. Ben de '' Senin asla cilt problemin olmamış o yüzden beni anlayamazsın'' dedim. O da biraz düşününce bana hak verdi. Değmeyeceğini düşünenler bu tedaviye başlamasın zaten. Ama bence değecek. Kainat güzeli olmama bir adım
herkese tşk ederim cevaplarınız için. 1.auzef öğrenciyi çok zorluyor ve finalden 40+alma gibi saçmalık var vize 100 final 39 kalıyorsun adama saç baş yoldurur:) 2.ata aöf tebrik ediyorum 3 ders yapıyor ve haricinde yaz okulu açmayı planlanıyor ve açılacak gibi.
Site De Rencontre Pour Parent Monoparental. Doğumdan sonra bebekler konuşmalarını sağlayacak organları henüz zihinsel ya da fiziksel olarak denetleyemese de, çoğu zamanlarını annelerinin sesini dinleyerek geçirir ve dil ile ilgili her türlü bilgiyi kaydederler. Aslında bebekler ilk sözcüklerini söylemeden çok önce farklı istekler için farklı ağlama tonları, gülme ve agulama gibi tepkilerle gösterirler. Bebeğin, beslenme ya da alt değiştirme sırasında annesinin sesine tekme atarak ya da agulayarak tepki verir. Anne babaların bebeğin gelişini iyi takip etmesi durumunda oluşabilecek pek çok sorunu zamanında tespit edebileceğini söyleyen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Gülten Karasu, bebeklerde yaygın görülen gelişim bozuklukları ve hastalıklarla ilgili önemli bilgiler verdi Bebeğin gelişme süreci Agulamak, gülmek ve anlamsız sesler çıkarmak bebeklerin ilk konuşma girişimleridir. İlk yaşlarının sonlarına doğru anlamlı konuşma benzeri sesler çıkarırlar. İlk anlamlı sözcükler sonra üretilmeye başlar. Bu noktada bireysel farklılıklar olabilmektedir bazı bebekler anlamlı sesler çıkarmak için sürekli çabalarken bazıları buna hazır olana kadar bekleyebilirler. 18. aydan sonra bebeklerin yeni sözcük öğrenme süreçleri oldukça hızlanır ve bir haftada bile büyük değişimler görülebilir. Bu dönem çocukların sözcük dağarcıklarının hızlıca geliştiği dönemdir, fakat bir dili öğrenmek tek tek kelimeleri üretmekten fazlasını gerektirir. Bebeğiniz ne zaman yürümeli? Geç yürüme ve nedenleri nelerdir? Çocuklar 2 yaşından önce dilbilgisini sözcüklerle birlikte jest-mimik gibi işaretleri kullanarak gerçekleştirmektedir. 2 yaş civarı çocuklar sözcükleri birleştirerek farklı anlamlar oluşturmak için işaretleri azaltarak dil bilgisi kurallardan faydalanmaya başlarlar. yaşından sonra sözcük dağarcıkları hızla gelişmekte, ürettikleri cümleler anlamsal ve dilbilgisi açısından zenginleşmektedir. 4-5 yaşına gelindiğinde artık çocuklar bir yetişkine isteklerini, ihtiyaçlarını, ilgilerini uzun ve karmaşık cümlelerle zorlanmadan ifade edebilmekte ve çevresinde duyduğu şeylerin çoğunu rahatlıkla anlayabilmektedir Genetik Dil bozukluğu olan anne, baba veya kardeşe sahip çocukların diğer çocuklardan daha fazla risk taşıdığı yapılan çalışmalarda açık bir şekilde ortaya koyulmuştur. Bu tür bir genetik riskin varlığı üzerinde şu an yapılabilecek fazla bir şey yoktur, fakat aileler çocuğun bundan asgari seviyede etkilenmesi için erken dönemden itibaren bu durumun farkında olup çocuğun iletişim becerilerini geliştirmeye yönelik çalışmalıdır. Ebeveyn Etkisi Bazı araştırmacılar çocuklarla iletişim kurma biçimimizi de dil gelişimiyle ilişkilendirmektedir. Yapılan çalışmalarda çocuklarıyla sık oyun oynayan ve oynarken onlarla konuşan, çocuklarına kitap okuyan, çevrelerinde ilgilendikleri, işaretle gösterdikleri şeyler hakkında çocuklarıyla konuşan ve çocuklarıyla daha yalın ve sade bir dil kullanmayı tercih eden ebeveynlerin çocuklarının dil gelişimlerinin daha iyi durumda olduğu aktarılmıştır. İşitme Kaybı İşitme kaybı olan çocuklar sözel dili anlamak ve kendisini sözel olarak ifade etmek konusunda yaşanacak problemler açısından büyük bir risk taşımaktadır. Eğer bu durum erken fark edilip müdahale edilmezse çocuk iletişim problemi, öğrenme güçlüğü, kendisini sosyal olarak soyutlama gibi birtakım problemlerle karşılaşacaktır. Yapılan çalışmalarda erken tanı ve müdahale ile işitme kaybı olan çocukların ilerleyen dönemlerde yaşıtlarıyla aralarındaki farkı kapatabildiği ortaya koyulmuştur. Bebeğiniz diş mi çıkarıyor, bu yazıyı mutlaka okumalısınız! Bilişsel, Nörolojik veya Gelişimsel Bir Bozukluk Bilişsel bozukluğa, nörolojik problemlerine hidrosefali, strok, havale gibi ve otizm spektrumu bozukluklarına otizm, yaygın gelişimsel bozukluk sahip çocuklarda medikal, gelişimsel ve davranışsal birçok problemin yanında dil ve konuşma becerilerinde de sıkıntı görülmektedir. Bazı durumlarda çocuğun geç konuşması sadece konuşma probleminden öte yukarıda sayılan bozuklukların ön belirtisi olabilmektedir. Aileler ve uzmanların bunu dikkate alması ve zamanında yönlendirmesi önemlidir. 18 aylık olan, diğer çocuklarla oynamak istemeyen ve kendini ifade etmekte güçlük yaşayan bir çocuğun dil ve konuşma problemi olabilir ama aynı zamanda bunlar otizmin belirtileri de olabilir. Konuşması geciken bir çocuk için tüm ailelerin en kötü senaryoyu düşünmek gibi bir davranış içerisine girmemeleri gerekir. Fakat problemin erken fark edilmesi önemlidir. Bu tür bir durum çıkması durumunda bile erken bir tanı ve müdahale problemin çözümünde daha hızlı yol alınmasını sağlayacaktır. Otizm nedir? Otizme ne sebep olur, tipik belirtileri nelerdir? Hangi durumlarda şüphelenmeliyim? Özellikle 18-30 ay arası dönemde olan, normal zekaya sahip ama gecikmiş konuşması olan çocuklarda dil gelişimi probleminin belirli durumlarda devam edebileceğine ilişkin ortak görüşler bulunmaktadır. Çocukların bazı becerilerde yaşıtlarına göre geri kalabilir; bunu kısa sürede toparlayabilir, hatta daha da iyi olabilirler. Bir çocukta yürüme, yemek yeme, tuvaletini karşılama gibi becerileri normal gelişirken konuşması gecikebilir. Tüm çocukların genel kabul görmüş aynı veya benzer gelişim aşamaları vardır; bunun yanında, bazı çocukların kendine özgü bir gelişim zamanlaması olabilir ve konuşmaya yaşıtlarından biraz erken veya geç başlayabilir. ebeveynler çocuklarında herhangi bir şeyden şüphelendiklerinde çocuklarının performansını diğer çocuklarla karşılaştırırlar ve çoğunlukla doğru zamanda bir şeylerin yolunda gitmediğinin de farkına varırlar ve doğal olarak endişelenirler. Önce en yakınlarına, daha sonra uzmana danışarak aydınlanmak isterler. İfadeleri genellikle “çocuğum hala konuşmuyor”, “çocuğum kendini farklı şekilde ifade ediyor”, “çocuğumun söyledikleri kolaylıkla anlaşılmıyor” şeklindedir Yapılan çalışmalarda dil ve konuşma bozukluğuna sahip çocukların kullandığı eylem sözcüklerinin çok az çeşitlilik gösterdiği aktarılmıştır. Diğer bir bulgu da kullandıkları eylemlerin yapılan birçok çalışmadan çıkarılan ortak sonuç; çocuğun dil ve konuşma problemi ne kadar geç tanı konulursa çocuk o kadar yavaş gelişim gösterir. Burdan şu sonuç çıkabilir; bu çocukların konuşması da er ya da geç açılacaktır, fakat araştırmacılar böyle olmadığını ve yaşanan dil gelişimi probleminin düşünülenden daha karmaşık ve ciddi bir durum olabileceğine işaret etmişlerdir. Yani bir çocuk belirli bir yaş döneminde örneğin 24-30 ay arası yaşıtları hızlı bir gelişim gösterirken yavaş bir gelişim gösteriyorsa bu çocuk aradaki farkı kapatamadıkça dil problemi daha da büyüyüp, eşlik edecek sosyal ve psikolojik problemlerle daha karmaşık bir hal alabilecektir. Okul öncesi çağdaki dil ve konuşma bozukluğuna sahip çocukların kreş veya anaokulunda sınıf arkadaşlarından daha çok öğretmenlerle konuşmayı seçtiği uzmanlar tarafından aktarılmaktadır. Yapılan birçok çalışmada dil gelişimi olan çocukların bu probleme ek olarak sosyal becerilerinde de gerilik görülmüştür. Bu çocuklar yaşıtlarıyla paylaşma ve oyun becerileri açısından sıkıntı yaşamaktadır ve oyuncaklarla diğer çocukların aksine alışılmadık şekilde oynayabildikleri görülmektedir. Diğer gelişim alanlarında olduğu gibi kaba motor gelişiminde de bebekler arasında farklılıklar olabilir. Kimi bebek birinci yaşını yürüyerek karşılarken, kimi bebek doğum gününden hemen sonra yürümeye başlar, kimi bebekse 15-16 aylıkken ilk adımlarını atar. Yürümeye başlama zamanları genellikle 12 ile 18 aylar arasıdır. 18 ayını doldurduğu halde çocuğunuz yürümeye başlamadıysa, hatta emeklemiyor, yatar pozisyonda iken bacaklarıyla tekme atma hareketleri yapmıyor, bir eşyaya tutunup ayağa kalkamıyorsa mutlaka çocuk nöroloğu ile görüşmek ve nörolojik tetkikleri yaptırmak gerekir. Yürüme dışındaki diğer kaba motor becerileri yapabiliyor ancak yürümekte zorlanıyorsa yürüme gecikmesinden şüphelenilebilir. Ebeveynin Yapması Gerekenler Öncelikle bebek yürüme konusunda teşvik edilmeli, elinden tutularak yürümesi için fırsat yaratılmalıdır. Tutunduğu eşya sağlamlaştırılmalı ve tutunarak ayağa kalkması engellenmemelidir. Yürüme konusunda direnç gösterdiğinde kızılmamalı ve zorlanmamalıdır. Gün içerisinde çok fazla oturtulmamalı, evde ve dışarıda yürüme alıştırmaları yapılmalıdır. Ayak ve bacak kaslarının güçlenmesi için ev içerisinde çıplak ayak veya kaydırmaz çorapla dolaşmasına izin verilmelidir. Ayak sağlığı açısından uygun olmayan, sıkı, ağır ayakkabılar giydirilmemelidir. Yürüme girişiminde bulunduğunda bir oyuncak uzatarak ilgisi çekilmeli ve oyuncağa ulaşması sağlanmalıdır. Yürüteç çocuğun bağımsız hareket etme becerisini geciktireceği için kullanılmamalıdır. Bezi ve giysileri yürümesini engelleyecek sıkılıkta olmamalıdır. Yürüme neden gecikir? Emekleme Emekleme konusunda çok başarılı olan bebekler genellikle daha geç yürürler. Çünkü istedikleri yere emekleyerek daha hızlı ulaşabileceklerinin farkındadırlar. Bu nedenle de yürümek yerine emeklemeyi tercih ederler. Fazla kilo Yaşı ve boyuna göre kilosu fazla olan bebekler yürümekte zorlanır ve yürümek istemezler. Beslenme ve fiziksel gelişim konusunda çocuk doktoru ile sıkı bağlantıda olunmalı, bebeğe gereğinden fazla yemek yedirilmemeli, yemesi konusunda zorlanılmamalıdır. Aşırı kilonun yürüme gecikmesinin yanı sıra başka fiziksel sorunlara da neden olabileceği unutulmamalıdır. Ebeveyn tutumu Aşırı korumacı ebeveyn tutumlarında bebek düşme, yaralanma endişeleri nedeniyle yere bırakılmaz, hep kucakta taşınır. Bu tutum bebeğin sadece yürümesinin gecikmesine değil, diğer gelişim alanlarında da gecikmelerin görülmesine neden olur. Motivasyon eksikliği Çocukların becerilerini gelişmesi için bir şeyleri yapabilmek için fırsatlarının olması gerekir. Eline kaşık verilen çocuğun yemek yeme becerisinin gelişmesi gibi istediği eşyaya ulaşmak için uzanan, ayağa kalkmaya, yürümeye çalışan çocuğa da fırsat verilmelidir. Yürümeye fırsatı olmayan, her istediği önüne getirilen bebekler yürümeye gereksinim duymayacakları için bu alanda gecikme yaşayacaklardır. Tıbbi sorunlar Doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrası oluşabilecek tıbbi sorunlar bebeğin gelişimini etkileyebilir. Kas hastalıkları, metabolik hastalıklar, beyin felci, enfeksiyon, prematüre doğum gibi sorunlar genellikle yalnızca kaba motor gelişimini değil, diğer gelişim alanlarını da etkileyebilir. Yürümenin gecikmesi ile birlikte diğer gelişim alanlarına da bakılmalıdır. 12-18 ay arasında bebeklerin ortalama 8-10 kelimeyi anlamlı olarak kullanmaları beklenir. Bebeğiniz yürümemenin yanı sıra anlamlı kelimeler söylemiyor, istediği şeyi parmağı ile göstermiyor, seslenildiğinde bakmıyor, nesneleri kavrayamıyor, bir elinden diğerine geçiremiyor, oyuncaklara, kitaplara, çevresindeki kişilere ilgi göstermiyorsa gelişimsel bir problemin varlığından şüphelenilmeli ve bir uzmandan mutlaka yardım alınmalıdır.
GEBELİKTE HİPERTANSİYON - PREEKLAMPSİ - EKLAMPSİ Halk arasında gebelik zehirlenmesi olarak bilinen çok ciddi boyutlara ulaşabilen hastalık grubudur. Preeklampsi insan gebeliğine özgü bir hastalıktır. Gebelikte ortaya çıkan yüksek tansiyonla seyreden durumlar, anne ve bebek hayatını olumsuz etkileyebilecek hastalıklardır. Yüksek tansiyonun yanı sıra meydana gelen metabolik ve damarsal bozukluklar, gebeliğin sağlıklı ilerleme sürecini tehlikeye sokar. Erken tanı ile hastalığın ilerlemesinin önlenebileceği akılda tutulmalıdır. Hipertansiyon; klasik olarak en az 6 saat ara ile yapılan iki ayrı ölçümde tansiyonun 140/90 mmHg ve üzerinde saptanması ya da büyük tansiyonun 30 mmHg ve küçük tansiyonun 15 mmHg artışının saptanması olarak tanımlanır. Gebelikte hipertansiyon tüm gebelerin %7-10’nda görülür. Daha önceden böbrek veya kalp-damar hastalığı olan gebelerin de %20-40’ında sorun oluşturabilmektedir. Hipertansif hastalıklar hem anne, hem de bebek açısından belirgin ve ciddi problemlere neden olabilirler. Erken tanı ve dikkatli takip anne ve fetus açısından çok önemlidir. . SINIFLANDIRMA Gebelikte hipertansif hastalıklar başlıca 3 ana gruba ayrılabilir 1. Gebeliğin neden olduğu hipertansiyon Hastaların önemli bir kısmı bu gruptadır. A. Preeklampsi - Hafif preeklampsi - Şiddetli preeklampsi B. Eklampsi 2. Gebeliğin şiddetlendirdiği hipertansiyon A. Superempoze preeklampsi B. Superempoze eklampsi 3. Kronik hipertansiyon GEBELİĞİN NEDEN OLDUĞU HİPERTANSİYON PIH Preeklampsinin etiyolojisi günümüzde de tam ve kesin olarak bilinmemektedir. Ancak bazı faktörler üzerinde durulmaktadır. Önceden tansiyon ölçümleri normal olan bir kadında; gebeliğin 20. haftasından sonra gelişen hipertansiyon olarak tanımlanabilir. Gebelik sırasında ortaya çıkan yüksek tansiyona; ödem, idrarda protein kaybının albuminüri eklenmesine preeklampsi denir halk arasında idrara albüm çıkması olarak da bilinir. Preeklampsi hafif ve şiddetli olarak iki ayrı formda ele alınabilir. Bu hastalığın en ağır formu olan eklampside ise; tabloya sara nöbetine benzer kasılmalar konvülziyonlar eklenmiştir. Preeklampsi çok ender olarak gebeliğin 20. haftasından önce de gelişebilir. Bu durum genel olarak ilk gebeliklerde daha sık görülmektedir; - Anne yaşının 18’in altında veya 35’in üzerinde olduğu durumlarda, - İkiz gebeliğe sahip anne adaylarında, - Amniyon sıvısının normalden fazla olduğu durumunda,, - Daha önceden hipertansiyon olanlarda, - Şeker hastalığı olan anne adaylarında, - Kronik böbrek rahatsızlığı olanlarda, - Lupus gibi otoimmün hastalığı olan anne adaylarında, - Hidrops fetalis bebekte sıvı toplanması olanlarda, - Dörtten fazla doğum yapmış anne adaylarında, daha sık görülür. Hastalık genellikle gebeliğin son 3 ayında ortaya çıkmaktadır. BELİRTİLER Klinik gözlemde yüksek tansiyon, ödem ve idrarda protein kaybı birbirinin ardı sıra gelişebilir. Bazen biri veya ikisi ön planda olabilir. Genellikle fazla kilo alımının ardından ödem ve hipertansiyon eklendiğini görürüz. Ağırlık Artışı Özellikle haftada 2 kg. üzerinde olan aşırı hızlı kilo artışı preeklampsinin ilk belirtisi olabilir. Bu bulgu aslında vücuttaki artmış sıvı tutulumunun yansımasıdır. Bu hastalıkta damarlar içindeki sıvı, damar dışına kaçarak hücreler arası boşlukta birikmeye başlamıştır. Ödem Vücuttaki yaygın sıvı birikiminin sonucudur. Normalde gebeliğin son aylarında özellikle fazla ayakta kalınması durumlarında ayak sırtında ödem görülmektedir. Ancak dinlenmekle bir miktar hafifleyebilen bu durum preeklampside biraz daha dikkat çekmeye başlar. Özellikle diz kapağı ile ayak bileği arasında parmak basmakla iz bırakan ödem dikkat çekicidir. Ağır formlarda ellerde ve yüzde ve hatta tüm vücutta ödem görülebilir. Sabahları göz kapaklarında gelişen ödem, elde uyuşmalara yol açan ödem preeklampsi bulgusudur. Proteinüri 24 saatlik toplanan idrarda 300mg/dl veya daha fazla protein albumin varlığıdır. İkinci bir tetkik şekli de 6 veya daha fazla saat ara ile yapılan iki ayrı idrar tetkikinde belli bir miktarın 1+ ve üzeri üstünde protein varlığının ortaya konmasıdır. Hipertansiyon 6 saat ara ile yapılan iki ayrı ölçümde tansiyonun 140/90 mmHg veya üzerinde saptanması ya da büyük tansiyonda 30 mmHg ve küçük tansiyonda 15 mmHg basınç artışının saptanmasıdır. Bu nedenle rutin gebelik takipleri çok önemlidir. Her kontrolünüzde tansiyon ölçümünüz rutin olarak yapılmalıdır. Şiddetli Preeklampsi Bulguları Nelerdir? Kan Basıncının Artışı 160/110 mmHg basıncına ulaşmış olan tansiyon yükselmesi ağır preeklampsi tanısı koydurur. Proteinüri Düzeyinin 24 saatlik idrarda 5gr’a ulaşması. İdrar Çıkışının Azalması oligüri 24 saatlik idrarın 400-500ml.’den daha az olması. Baş Ağrısı Şiddetli preeklampsi belirtilerindendir. Hatta eklampsi öncesi olabilir. Görme Bozukluğu Bulanık görmeden, gözlerde sinek uçuşmalarına dek değişen görme bozuklukları şiddetli preeklampsi ve eklampsi nöbeti öncesi bulgulardandır. Mide Bölgesinde Ağrı Şiddetli hastalık ve eklampsi belirtisidir. Sağ Üst Kadran Ağrısı Karaciğer kapsülünün gerilmesine bağlı olur ve şiddetli hastalık ve eklampsi belirtisidir. Bilinç uçuşmaları, halüsinasyonlar Trombosit Sayısında Azalma Kan analizinde kanın pıhtılaşmasını sağlayan maddelerden biri olan trombosit sayımında düşüklük görülür. Bu da şiddetli hastalık belirtisidir. Fetusun Gelişme Geriliği Göstermesi ve anmiyon mayi azalması Ultrasonografi ile bebekte gelişme geriliğinin saptanması ve bebeğin etrafını saran amniyon sıvısında azalma saptanması ağır hastalık belirtilerindendir. Preeklampsi tanısı ile izlenen bir hastada yukarıda sayılan bu bulgulardan bir veya daha fazlasının saptanması hastalığın şiddetli formda olduğunun ve hatta en ağır form olan eklampsinin gelişebileceğinin göstergesidir. EKLAMPSİ Preeklampsi bulguları taşıyan bir gebede tabloya sara nöbetine benzer kasılmaların konvülziyonlar eklenmesidir. Hastalığın en ağır formudur. Büyük bir olasılıkla beyin damarlarında spazm veya beyin ödemi sonucu tabloya kasılmaların eklendiği düşünülmektedir. Eklampsili bir gebeye yaklaşımda ilk olarak solunum yolunun açık olması sağlanarak, hızla magnezyum sülfat tedavisi damar yolu ile verilir. Eklampsi nöbetinde hem anne hem de fetusta ciddi bir travma oluşur. Annenin sağlık verileri stabilleştiği anda doğurtmak için girişimde bulunulur. Annenin stabilizasyon dönemi; doğumun gerçekleştiği ve doğum sonrası takibinin yapılması yoğun klinik gözlem gerektirir. Oldukça ciddi bir tablodur. Hipertansiyonun neden olduğu en ağır formdur. Tüm bunlara rağmen; doğru takip ve tedavi ile preeklampsi tam olarak önlenemese de; şiddetli preeklampsi gelişimi önlenebilir ve eklampsiden hasta korunabilir. PREEKLAMPSİ TANISI Düzenli yapılan gebelik takiplerinde hızlı kilo artışı, ödem, hipertansiyonun bir veya ikisinin birden saptanması tanının kolayca konmasını sağlar. Bu nedenle düzenli gebelik takiplerin önemi çok büyüktür. Her vizitte kan basıncınız, kilo ölçümünüz yapılarak genel fizik muayenesinde hastalığa işaret edebilecek ödem bulgusunun olup olmadığı kontrol altına alınmaktadır. Bu klinik bulguların dışında yapılacak bazı kan analizleri de tam kan sayımı, böbrek fonksiyon testleri, karaciğer fonksiyon testleri, kan protein ölçümleri, pıhtılaşma fonksiyonları ile ilgili testler hastalığın şiddetinin saptanması ve takibi amacıyla uygulanır. Ağır preeklampsinin anne ve bebeğe olası riskleri - Konvülziyonlar sara benzeri kasılmalar, - Beyin kanaması, - Kalp yetmezliği, - Yaygın damar içi pıhtılaşma, - Akciğer ödemi, - Böbrek yetmezliği, - Gelişme geriliği, - Erken doğum, - Fetal kayıp Preeklampsi Tedavi ve Yaklaşımlar Hastalığa tedavi ve yaklaşım şekilleri; hastalığın şiddeti ve gebelik haftası ile değişmektedir. Gebeliğin oluşturduğu hafif preeklampsi vakalarında; amaç anne ve bebeği yakın gözleme alarak dış dünyada yaşama olanağı açısından gebeliğin 37. haftasına dek yakın takip uygulamaktır. Bu süreçte haftada iki kez doktor kontrolü ile anne ve bebeğin genel sağlık verileri izlenir. Annenin yatak istirahatı oldukça önemlidir. Fizik aktiviteyi kısıtlamak tansiyon kontrolü açısından faydalıdır. Günlük kilo artışı, tansiyon ölçümü düzenli bir şekilde yapılır. Bazı vakalarda hastane gözetimi istenebilir. Bu durumlarda da bebek olgunlaşanadeğin ve hastalık ağırlaşmayana dek yine hastanede yatak istirahatı, günlük anne ve bebek açısından muayeneler, idrarda protein testi, diyet düzenlenmesi, sıvı alım-çıkarımının takibi, günlük kilo, tansiyon kontrolleri uygulanır. Bu sırada çeşitli antihipertansif ilaçlar, kalsiyum kullanımı önerilebilir. Bu ilaçların etkinlikleri halen oldukça tartışmalıdır. Takip boyunca anne ve bebek sağlığı açısından yapılan fizik muayene, ultrasonografi, non stres test, gerekirse CST , gereğinde ultrasonografi, annenin karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri, pıhtılaşma testleri yapılır. Takip boyunca hastalık seviyesinde ağırlaşma bulguları veya testlerde fetal distress gösteren bulgular başladığında hastanın o anki durumuna göre doğum planlanır. Doğum esnasında damar yolu açılarak sıvı takviyesi uygulanır; ağır preeklampside konvülziyonlardan korunmak için magnezyum sülfat tedavisi başlanır. Tedavi sırasında yakın gözlemi gerekir. Hipertansiyon kontrolü için çok çeşitli ilaçlar kullanılmaktadır. Özellikle ağır preeklampsi de tansiyon 180/110 mmHg’nın üzerinde ise komplikasyonlardan korunmak için antihipertansif tedavi önerilmektedir. Ciddi preeklampside genel kabul gören yaklaşım; gebelik haftasına bakmaksızın annenin en kısa sürede genel sağlık durumunu stabilize etmektir. Bu amaçla konvülziyon kontrolü için magnezyum sülfat ve hipertansiyon kontrolü için uygun görülen antihipertansif tedavi başlanarak doğum, sezaryen veya vaginal yolla en kısa sürede yaptırılır. Riskleri en alt düzeyde tutabilmek için ağır preeklampsi takip ve gebeliğin sonlandırılmasının yoğun bakım olanakları olan merkezde yapılması oldukça önemlidir. DOĞUM SONRASI PREEKLAMPSİ TAKİBİ Plasentanın ayrılmasının ardından preeklampsi bulgularında genellikle bir düzelme görülmektedir. Ağır preeklampside konvülziyon kontrolü açısından 24 saat daha magnezyum sülfat tedavisine devam edilir, antihipertansif tedavide özellikle 150/100 mmHg düzeyindeki tansiyon düzeyinde devam edilir. Hipertansiyon doğumdan 6 hafta sonrada hala mevcut ise hasta kronik hipertansif kategorisine ayrılabilir. Bu durumda daha sonraki yaşamında hipertansiyon kontrolü açısından takip ve tedavi önerilir. HELLP SENDROMU Hemoliz, karaciğer enzimlerinde artış, trombositlerde azalma olarak tanımlanan HELLP Sendromu; ağır preeklampsinin çok ciddi bir komplikasyonudur. HELLP Sendromunun tanı kriterleri laboratuar bulgularına dayandırılır. Hellp Sendromunda yaklaşım ağır preeklampsi-eklampsideki tedavi prensiplerini içerir. Ancak burada annenin kanama koagülasyon anormalliklerini hızlıca düzeltmeye çalışmak ilk basamaktır. Trombosit verilmesi, pıhtılaşma faktörlerinin verilmesi ve olabilecek en kısa zamanda doğumun gerçekleştirilmesi hayati önem bu takip ve tedavi yoğun bakım olanakları olan merkezlerde yapılmalıdır. Oldukça ciddi bir durumdur. KRONİK HİPERTANSİYON Anne adayında gebelikten önce de hipertansiyon mevcutsa bu durum kronik hipertansiyonu işaret eder. Ancak bu bulgu varlığında gebeliğin ikinci yarısında preeklampsi bulgularının eklenme riski mevcuttur. Kronik hipertansiyonu gebeliğin erken dönemlerinde tedavi ederek preeklampsi gelişimini önleme olanağı henüz kanıtlanmamıştır. Ancak anne adayının diyetinin ayarlanması; evde fizik aktivitesinin kısıtlanması, dikkatli bir gebelik takibi preeklampsi gelişimini tamamen önleyemese de şiddetli hastalık formunun azaldığı ve ciddi komplikasyon görülmesinin daha ender olduğu bilinmektedir.
Bebek de depresyona girer mi demeyin. Bebeklerin de stres yaşaması mümkündür. Nasıl mı? Çocuklarda ilk stres doğumla birlikte yaşanır. Bebeğin ağlaması onun anne rahminin sıcaklığı ve rahatlığından dış dünyanın soğukluğu ve inciticiliğine bir tepkidir. Prof. Dr. Nevzat TARHAN anlatıyor... Bebeği depresyona itecek nedenler nelerdir? Bebeği depresyona itecek en önemli neden anne yoksunluğudur. İlk altı ayda anne birden ayrılırsa üç dönem belirti gösterir. Protesto dönemi Sürekli ağlar, dindirilemeyen ve yatıştırılamayan ağlamalar vardır. Yanına biri yaklaştığında susar ama annesi olmadığını anladığı zaman tekrar ağlamaya başlar. Kısa süreli sustuğunda biri yanına yaklaşırsa yine ağlamaya başlar. Sustuğu anda yüzünde yorgun üzgün ifade vardır. Depresyon dönemi İştah azalır, kilo kaybetmeye başlar. Fizik gelişme durur, kusma ve ishal olabilir. Muhtemelen beyin büyüme hormonunu yeterli miktar salgılamamaktadır. Bunun sonucu mutlu olmayan çocuğun beden gelişimi de yavaşlayacaktır. Çocuk gözlemlendiğinde küskün ve üzüntülü görünüm sergiler. NE KADAR AYRI KALDINIZ? İçe kapanım dönemi 2. aydan sonra anne yoksunluğu devam ediyorsa bebek içine kapanmaya, duygusal tepkiler küntleşmeye başlar. Çevrede olanlara ve yanına yaklaşanlara ilgisiz kalır. Dünyadan soyutlanıyor gibidir. Bu durum büyüklerin şizofrenik bozukluğuna benzer bir tablodur. ANNE-BEBEK BAĞI Anne ile bebek arasında olağanüstü bir ruhsal bağ vardır. Bu ruhsal bağ çocuğun beyin ve beden gelişimi için temel gıdadır. Sevgisini ilgisini veren anneler çocuklarının beyin lerinde sevgi kanallarının açılmasını, çocuklarının beyinlerinin mutluluk hormonları salgılamasını sağlarlar. YUVA HASTALIĞI VURUYOR Anne uzun süre hastanede yatabilir veya ayrılmak zorunda kalabilir. Böyle durumlarda çocukla teke tek sevgi bağı olan bir ilişki annenin yerini tutacaktır. Burada teke tek ilişki önemlidir. Yuva ortamında sürekli bakıcı değiştiği için bu sağlanamaz ve bazı belirtiler başlar. Çucuğun psikolojisi bozulur sevilmediğini düşünür. YALANCI ZEKAYA DİKKAT Yuva hastalığı Hospitalizm içindeki çocukların çevreye ilgileri azalmıştır, geç ve güç uyarılırlar, oturdukları yerde sallanırlar, geviş getirme gibi hareketler yaparlar, kafa sallarlar, vurmaları vardır. Bu vurmalar kendi kendilerini uyarma çabalarıdır. Parmak emmek, sallanmak gibi bedensel zevk kaynaklarına yönelirler. Zeki oldukları halde yalancı bir zeka görünümü verirler. Boy ve kiloları yaşıtlarına göre geridir beslenme ve bakım iyi olsa da ani ölümler çok olur. ANNEYİ KAYBETME KORKUSU Çocuk kendisine bakım veren kişiye derin bir bağlanma gösterir. Bu yetersizliğin ve çaresizliğin kaçınılmaz sonucudur. Bakım veren kişi, yani kendisini güvende hissettiği kişi ki bu çoğunlukla annedir onu dövebilir. Dövdüğü halde tekrar annesinin kucağına sığınır. Bu çocuğun en mutlu anlarından birisidir. BAĞLANMA AYRILMA İLİŞKİSİ Çocuğa bakım veren kişinin kısa veya uzun süre ayrılması hayatın kaçınılmaz bir parçasıdır. Bu bağlanma-ayrılma ilişkisi insanın ileri yaşlardaki hayatına yön veren temel bir ilişkidir. Evlendiğinde veya askere gittiğinde uyum sağlayamayan, okul korkusu çeken çocuklar ve gençlerde bağlanma-ayrılma ilişkisini tam olgunlaştıramamak gerçek nedendir. BİREYSELLEŞME BAŞLAR Böyle insanlarda bağlandığı ve sevdiği kişiyi kaybetme korkusu vardır. Bu korku ve sıkıntı yaşamın kaçınılmaz parçasıdır. Hayatın normal sürecinde bu korku çocuğu geliştirecektir. Bireyselleşmeye itecektir. Yayınlanma Tarihi 04 Eylül 2019 Çarşamba, 0730 Güncelleme Tarihi 03 Ekim 2011 Pazartesi, 1306
Eklampsi Nedir? Eklampsi, preeklampsinin ciddi bir komplikasyonudur. Preeklampsi gebelik zehirlenmesi demektir. Hamilelik sırasında yüksek kan basıncının nöbet geçirmeye neden olduğu nadir ancak ciddi bir durumdur. Nöbetler, rahatsız edici beyin faaliyetlerine, baygınlığa ve konvülsiyon bölümlerine şiddetli sarsıntı neden olabilecek dönemlerdir. Eklampsi, preeklampsili her 200 kadından yaklaşık 1’ini etkiler. Nöbet geçmişi yoksa bile eklampsi geliştirebilirsiniz. Kısacası; eklampsi gebelik zehirlenmesi nöbetidir. Eklampsi Belirtileri Nelerdir? Preeklampsi eklampsiye yol açabildiğinden, her iki durumun semptomları aynı olabilir. Bununla birlikte belirtilerinizden bazıları böbrek hastalığı veya şeker hastalığı gibi diğer durumlardan kaynaklı olabilir. Durumunuz hakkında doktorunuza haber vermek önemlidir, böylece olası diğer sebepleri ortadan kaldırabilirsiniz. Preeklamptik hastalığın yaygın belirtileri şunlardır Yüzünüzde veya ellerinizde şişme Baş ağrısı Aşırı kilo alma Mide bulantısı ve kusma Görüş problemleri İşemekte güçlük Eklampside görülen yaygın belirtiler ise şunlardır Nöbetler Bilinç kaybı Zangırdamak Sara nöbetine benzer şekilde titremek Baş ağrısı veya kas ağrısı Sağ üst karın ağrısı Eklampsinin Nedenleri Nelerdir? Eklampsi sıklıkla gebeliğin 20. haftasından sonra yüksek kan basıncıyla ve idrarda proteinle karakterize preeklampsiyi izler. Preeklampsiniz kötüleşiyorsa ve beyninizi etkileyip nöbetlere neden oluyorsa, eklampsi geliştirmişsinizdir. Doktorlar preeklampsiyonun nedenlerini bilmiyorlar, ancak preeklampsi semptomlarının eklampsiye yol açtıklarını biliyorlar. Yüksek Tansiyon Preeklampsi, kan basıncınızın arterlerinize ve diğer kan damarlarına zarar verecek kadar yüksek olmasıdır. Damarlarınızın hasar görmesi kan akışını kısıtlayabilir. Beyindeki kan damarlarında ve gelişmekte olan bebeğinizde şişme meydana getirebilir. Eğer bu şişme beyninizin çalışma kabiliyetine müdahale ederse, nöbetler ortaya çıkabilir. Proteinüri Preeklampsi genellikle böbrek fonksiyonunu etkiler. İdrarınızdaki protein kaçışı, proteinüri olarak da bilinir, bu durumun önemli bir işaretidir. Her doktor randevunuz olduğunda, idrarda protein testi yapılacaktır. Tipik olarak, böbrekleriniz kanınızdaki atıkları filtrelemekte ve bu atıklardan idrar oluşturmaktadır. Bununla birlikte, böbrekler protein gibi besin maddelerini vücudunuza yeniden dağıtılmak üzere kanda bulundurmaya çalışırlar. Glomerül adı verilen böbrek filtreleri zarar görürse, protein bunlardan sızabilir ve idrar yoluyla dışarıya protein atılabilir. İdrarda protein kaçışına proteinüri denir. Kimler Eklampsi Riski Altındadır? Şiddetli preeklampsi sahibiyseniz veya daha önce geçirdiyseniz eklampsi riski taşıyor olabilirsiniz. Gebelik sırasında eklampsi nöbetleri için diğer risk faktörleri şunlardır Hipertansiyon yüksek tansiyon Baş ağrısı 35 yaşından büyük ya da 20 yaşından küçük olmak İkiz gebelik İlk kez hamilelik Zayıf beslenme veya malnütrisyon Şeker hastalığı veya kan damarlarınızı etkileyen başka bir durum Eklampsi ve Bebeğiniz Preeklampsi ve eklampsi, anne kanından fetüse oksijen, kan ve besin sağlayan organ olan plasentayı etkiler. Yüksek tansiyon kalp ve damarlarda kan akışını düşürdüğünde plasenta düzgün çalışmayabilir. Bu, bebeğinizin düşük doğum kilosu veya diğer sağlık sorunları ile birlikte doğmasına neden olabilir. Plasenta ile ilgili sorunlar genellikle bebeğin sağlığı ve güvenliği için erken doğum yapmayı gerektirir. Nadir durumlarda, bu koşullar ölü doğuma neden olur. Eklampsi Nasıl Teşhis Edilir? Zaten bir preeklampsi tanısı konmuşsa ya da preeklampsi geçmişiniz varsa doktorunuz preeklampsinin tekrar oluşup oluşmadığını ya da kötüleşme durumunu belirlemek için testler düzenler. Preeklampsi yoksa, doktorunuz niye nöbet geçirdiğinizi belirlemek için preeklampsi ve diğerleri için test yapacaktır. Bu testler şunları içerebilir Kan testleri Doktorunuz durumunuzu değerlendirmek için çeşitli kan testleri isteyebilir. Bu testler, kandaki kırmızı kan hücresi seviyesini ölçen bir hematokrit ve kanınızın ne kadar iyi pıhtılaştığını görmek için bir trombosit sayımı içerir. Kan testleri böbrek ve karaciğer fonksiyonlarını incelemenize de yardımcı olacaktır. Kreatinin testi Kreatinin kaslar tarafından yaratılan atık bir üründür. Böbrekleriniz, kandaki kreatininin çoğunu kanınızdan filtrelemelidir, ancak glomerüller hasar görürse, kandaki fazla kreatinin kalacaktır. Kanda çok fazla kreatinin olması preeklampsiyi işaret edebilir, ancak her zaman öyle değildir. İdrar testleri Doktorunuz proteinin varlığını ve atılım oranını kontrol etmek için idrar testleri yapabilir. Eklampsi İçin Tedavi Seçenekleri Nelerdir? Bebeğinizin doğması, preeklampsi ve eklampsiyi iyileştirmenin tek yoludur. Doktorunuz sizde preeklampsi teşhis ederse, durumunuzu izleyebilir ve eklampsiye dönüşmesini önlemek için ilaçla tedavi edebilir. İlaçlar ve rutin kontrol, kan basıncınızı bebeğin doğmasına yetecek kadar güvenli bir aralıkta tutmanıza yardımcı olacaktır. Eklampsi gelişirse, doktorunuz hamileliğinizin tamamlanmasına ne kadar kaldığına bağlı olarak erken doğum yapabilir. Yaşamınızı tehdit eden semptomlar varsa veya ilaç tedavisi çalışmıyorsa erken gebelik haftası 32-36 hafta arasında gerçekleşebilir. Bebeğiniz doğana kadar hastanede yatmanız gerekebilir. İlaçlar Antikonvülsan ilaçlar olarak adlandırılan nöbet önleme ilaçları gerekli olabilir. Yüksek tansiyonunuz varsa kan basıncını düşürmek için ilaca ihtiyacınız olabilir. Ayrıca, düşük doz aspirin de kullandırılabilir. Evde bakım Diyetinize dikkat edin. Yeterli miktarda kalsiyum aldığınızdan emin olun. Fetal izleme ve kontrol için doktorunuza daha sık görünmeniz gerekebilir. Bu muayene, yaşadığınız şehirde böyle bir hizmet olanağı varsa kendi evinizden yapılabilir. Reçete edilen tüm ilaçları almak, dinlenmek ve durumunuzdaki değişiklikleri izlemek, preeklampsi ve eklampsiyi yönetmek için kritik önem taşır. Doğru bakım ve dikkatli izleme ile komplikasyonsuz bir şekilde doğum yapabilirsiniz. Gelecekte Eklampsi Kaygıları Bebeğiniz doğduğunda belirtileriniz kaybolur. Bununla birlikte, bir sonraki gebelikte yine daha fazla kan basıncı riskiniz olacaktır. Komplikasyonlar oluşursa, acil bir tıbbi durumunuz olabilir. Plasental ayrılma, plasentanın uterustan ayrılmasına neden olan bir durumdur. Bu, bebeği kurtarmak için hemen acil sezaryen doğumu gerektirir. Bebek çok hasta doğabilir ve hatta ölebilir. Bununla birlikte, preeklampsi için uygun tıbbi bakım almak eklampsiyi önleyebilir. Doktorunuz tarafından önerilen şekilde; doğum öncesi muayenelere gidin, kan basıncınızı, kanınızı ve idrarı takip ettirin. Sahip olduğunuz herhangi bir belirti hakkında doktorunuzla konuştuğunuzdan emin olun.
preeklampsi geçirip tekrar bebek düşünenler